'.**Unutulmuş Sözler**', geçmişle yüzleşmek ve gizemli olayların izini sürmek üzerine kurulu etkileyici bir film. Ana karakterin kaybolan bir nesnenin peşine düşmesiyle, izleyiciler geçmişin acı hatıralarıyla ve gömülü sırlarla dolu bir yolculuğa çıkıyor. Film, zamanla unuttuğumuz duyguların ve anıların üzerindeki örtüyü kaldırmayı amaçlıyor. Her sahnesiyle izleyiciyi düşündüren, sorgulatan bir anlatım tarzı benimsemekte. Mekanlar ve atmosferle beslenen bu hikaye, insana dair derin bir izlenim bırakıyor. Yönetmenin ustalığı ve senaryonun sürükleyiciliği, filmin çıkış noktasını oluşturarak izleyicilerin dikkatini sürekli olarak taze tutuyor.
Filmdeki oyuncu kadrosu oldukça güçlüdür. Başrolde Anna karakterini canlandıran Derya Acar, performansıyla izleyiciye derin bir duygusal deneyim sunmaktadır. Derya, geçmişte yaşadığı kayıpların etkisini mükemmel bir şekilde yansıtırken, onunla birlikte David karakterini oynayan Emre Tan yine dikkat çekici bir performans sergilemektedir. David, Anna'nın geçmişiyle yüzleşmesine yardımcı olan bir karakter olarak izleyicinin empati kurmasını sağlıyor. Filmde ayrıca, Anna'nın ailesinin geçmişine ışık tutan karakterlerde, Leyla Demir ve Serkan Yılmaz gibi isimler yer alıyor. Her biri, filmde yalnızca tarihi bir bağ kurmakla kalmayıp, çeşitli geçişleri de dramatize ediyor.
Filmin ana teması, geçmişle yüzleşmenin getirdiği zorluklar ve bu süreçte elde edilen kişisel dönüşümlerdir. 'Unutulmuş Sözler', geçmişte yaşanan acı deneyimlerin günümüzde nasıl yankı bulduğunu ve insanların bunlarla nasıl başa çıktığını ele alıyor. İzleyiciler, filmin akışıyla birlikte kendi içsel mücadelelerini sorgulama fırsatı bulacaklar. Ayrıca, anıların unutulmasının ve geçmişin izlerinin ne kadar kalıcı olabileceği üzerine de düşünme imkânı elde ediyor. Film, kaybolmuş bir bağın yeniden kurulması için gereken cesareti vurguluyor ve unutmanın her zaman bir çözüm olmadığını ısrarla hatırlatıyor.
Film, görsel olarak oldukça zengin sahnelerle bezeli bir anlatıma sahip. Duygusal anların ön plana çıktığı sahnelerde, sinematografi ustalıkla kullanılarak atmosferin derinliği artırılmış. Mekanlar, karanlık ve aydınlık oyunlarıyla geçmişin izlerini taşırken, dikkat çekici bir şekilde duygusal yoğunluk yaratıyor. Renk paletinin seçimi, hikayenin ruh halini yansıtırken, kamera hareketleri izleyiciyi karakterlerin içsel yolculuklarına daha da yaklaştırıyor.